Kıvılcım Anı: Küçük Şeyler Nasıl Büyük Farklılıklar Yaratır (The Tipping Point: How Little Things Can Make a Big Difference)
Malcolm Gladwell’in kitabını bilmeyen yoktur. Ben de severim. Öte yandan kitap bana farklı birşey söylemeden etkileyici yazarak nasıl başarılı olunabileceğinin anlatıyor hep. Neden mi? Çünkü içeriği onlarca yıldır akademik dünyada konuşulan anlatılan şeyler. Hatta Gladwell’in kitabın başından sonuna kadar anlattığı Paul Revere’in saldırı haberini yayması Everett Rogers’ın 1962’de yazdığı Diffusion of Innovation kitabında geçiyor. Hakkını yememek lazım ama Gladwell sürükleyici bir şekilde anlatıyor zaten bilinen teorileri ve güzel isimlendirmeler yapıyor.
Kitapta çok sayıda örnek var. Markalardan, sosyal hayatta yayılan fikirlerden, hastalıklardan vs. çok sayıda örneği inceliyor yazar. Sonrasında bize bir işin veya fikrin tutması için 3 kural söylüyor: Azınlıkların Kanunu, Yapışkanlık Faktörü ve Bağlamın Gücü.
Azınlıkların kanunu kısmında, incelediği vakalarda inovasyonların veya fikirlerin yayılmasında etkili olan kişilerin benzer akışlarda çok benzer görevler üstlendiğini görüyor. Ve sonuç olarak yeni çıkan ürün, fikir vb. inovasyonları yayan kişilerin hep belli ortak özellikleri olduğunu söylüyor. Bu insanları 3’e ayırıyor Maven (Herşeyi bilenler :)), Connector (Bağlayıcılar) ve Salesmen (Satışçılar). Bunları orjinal halleri ile kullanıcam öyle daha kolay oluyor. Sizin de aklınızda öyle kalsın, ortamlarda hava atarsınız 🙂
Maven’lar yeni şeyleri denemeyi seven, risk alan, yeni yerler keşfetmeyi seven kişiler. Etrafınızda böyle insanlar var mı diye düşündüğünüzde siz de hep aynı kişilerin yeni şeyler keşfetmeyi, söylemeyi sevdiğini göreceksiniz. Gladwell diyor ki eğer bir Maven size bir yer, aktivite, yemek vb. önerirse onu kesinlikle yapın pişman olmazsınız. Maven’lar genelde çok sosyal tipler değiller bu arada. Daha marjinal kişiler. Kimsenin merak etmediği, denemeye çekindiği şeyleri bunlar içsel bir istekle deniyorlar. İlginçtir bu tanıma benzer bir tanım da yine Rogers’ın kitabında “Innovator” yani yenilikçiler diye geçiyor. Ne hikmetse Gladwell innovator demek yerine kendine özgü bir isim bulmuş. Ha bu arada haliyle Maven’lar sosyo ekonomik olarak da hali vakti yerinde insanlar. Malum Maslow hiyerarşisine göre yeni şeyler denemek için önce temel basamakları geçmek gerekiyor 🙂
Gelelim Connector arkadaşlarımıza. Bunları çok severim. En faydalı olanlar bunlar. Bu arkadaşlar çok sosyal yaratıklar. İnsanlarla vakit geçirmeyi seviyorlar ben sevmem mesela 🙂 Neyse. Bu bağlayıcı arkadaşlar çevrenizde onu bunla tanıştıran, iş bağlayan, başkalarını işe sokan tipler. Yine bunlar gidip asosyal ama zengin Maven’lardan duyduklarını, öğrendiklerini herkese yayıyor. Çevreleri geniş.
Son olarak da Salesmen var yani satışçılar. Bunlardan bizde çok var 🙂 Bildiğiniz satışçılar. Eline ne verirsen karşı tarafı ikna edip, satar bunlar. Almazsanız kendinizi kötü hissedersiniz. Özgüvenleri yüksektir. Bu arkadaşlar sayesinde de inovasyonlar yapışır artık. Herkese ulaşır, yayılır da yayılır.
Yapışkanlık faktörü de yine literatürde farklı farklı yerlerde konu edinmiş bir kavram. Özet olarak bir inovasyonu, fikri veya reklamı bilinçaltına yerleştirmeniz. Kalıcı olması. Aklınızda kalması. Hani bazen bir reklam filmi müziği ağzımıza yapışır ya öyle birşey. Bazen ufacık şeyler bizi etkiler ve onlara bağımlı oluruz. Tüm markalarda bunu arıyor zaten. Tek seferlik müşteri değil onlara bağımlı olanlar. Kitapta özellikler küçük çocukları ekrana bağlayan “Susam Sokağı” gibi çizgi filmlerin öyküleri anlatılıyor. Çocukları sıkılmadan ekrana bağlamak kolay değil çünkü. Benim anladığım yapışkanlık olayı en güzel hikaye anlatımı ile olur. Akıcı, sürükleyici olacaksınız. Sizle özdeşlecekler.
Son olarak da Bağlamın Gücü var. Context orjinali aslında ama Türkçesi Bağlam, tam olarak karşılamıyor sanki. Context biraz daha var olduğunuz durum, çevreniz, zamanınızla beraber bütünleşik bir olgu. Gladwell de kitapta diyor ki bazı şeyler yayılır çünkü bağlam buna uygundur. Yani tarih dersinde hep anlatılır ya sırp prensinin öldürülmesi ile dünya savaşı başladı diye. İşte o kurşun zaten çeşitli sebeplerle gerilmiş olan ülkeleri savaşa sürüklüyor, Tipping Point oluyor.
Kitaptaki çeşitli örnekler farklı konuları düşünmeniz yol açıyor ve çok faydalı. Ama Gladwell’in Rogers’a biraz atıf yapmasını isterdim açıkçası. Yine de kitap hem New York Times çok satanlar listesinde hem de bir çok başarılı insanın tavsiye ettikleri arasında. Ben de tavsiye ediyorum tabii o yüzden artık mecburen okuyacaksınız.
Sevgiler